Emile Durkheim Ve İntihar Olgusu

     Toplum ve birey arasındaki dinamiğin incelenmesi, bireyin hangi durumlarda toplumdan koptuğu yahut onunla bütünleştiği ve buna benzer konular Durkheim’ın sosyolojik incelemelerinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Durkheim için toplum ve toplumu sevmek ile olan bağlantımız bizim ötemize doğru yol alan ve içimizde olan bir şey olarak varlığını devam ettiren bir bağlantı olarak inşa edilir. Sosyolojisinde ; yapı , ,işlev ve kişilik olmak üzere toplumu üç farklı açıdan değerlendirmiş ve kendi içerisindeki değişimleri bu genel başlıklar altında incelemiştir. Bu yazıda, kişilik yahut bir diğer adıyla içimizdeki toplum kavramından hareketle, toplumsal düzenlemede bireyin bu düzenlemeye nasıl ayak uydurduğu, hangi noktalarda bütünden kopuşun başladığı ve hangi denge faktörlerinin ihlali karşısında doğacak sonuçların bireylerin yaşam seyrini nasıl değiştirdiği incelenecektir. Bu inceleme özellikle intihar vakaları üzerinden , Durkheim’ın modernlik ve anomi kavramıyla da bağdaştırdığı bireysel kopuş olan intiharın nasıl ve neden meydana geldiğini açıklayarak ilerlemektedir. Belirgin iki örnek olan ve topluma mal olmuş isimlerden Janis Joplin ve Jimi Hendrix’in yaşam ve ölümleri de Durkheim’ın intihar olgusuna yaklaşımı konusunda belirgin örnekler olarak değerlendirilebilmektedir. Toplum ve içerdiği bazı bireyler için oluşturduğu zemin , kültürel, eğitimsel, sanatsal , bilimsel vb. pek çok alanda kişisel gelişime doğrudan müdahale etmektedir. Özellikle sanat alanında kendini yetiştirmiş kimselerin bazı normların dışlarına çıkmaları, toplumdaki diğer kimselerle iletişime geçme biçimleri ve bu kurulan iletişim içerisinde kendi aile hayatları, arkadaşlıkları ve kişisel donanımları bazı durumlarda dengeyi iyi kontrol etmeyi gerektirebilir. Buna örnek olarak , önemli ve başarılı bir caz/blues sanatçısı olan Janis Joplin’in yaşamı incelendiğinde , sanatçının daha küçük yaşta kariyeri hakkında önemli bir yol katettiği, yeteneği ve çevresindekileri etkileme düzeyinin diğerlerinden farklı olduğu görülmektedir. 14 yaşından 27 yaşına kadar olan süreçte, kısa bir zaman dilimini üretip , paylaştıklarının gerisinde , kendine zarar veren ve sosyal bağları zayıf olan bir birey portresi çizmiştir. Zararlı madde kullanımı, aile ilişkilerinin kopuşu, var olan ilişkilerinin yok oluşu, sanatı ile diğer bireylere ilham ve mutluluk veren bir insan için , Durkheim’a göre ; esasında toplumsal bütünleşmenin el alt seviyesinde bulunduğunun bir kanıtı olmaktadır. Art arda kazandığı başarılarla stresini ve başarıyı koruma duygusunu bastırmak için kullandığı zararlı maddeler, kontrolünün dışına çıkıp toplumla ve kendisiyle olan tüm bağını kökten yok etmesine neden olmuştur. Burada Durkheim’ın modern toplumlarda problem olarak gördüğü ve zenginlik, şöhret, büyük özgürlükler gibi kavramların bireye daha az kısıtlama getirmesiyle birlikte ortaya ‘’anomi’’ kavramı ortaya çıkmaktadır. Durkheim için anomi , toplumun bireylerine oldukça az düzeyde manevi rehberlik etmesi ile ortaya çıkar. Diğer bir örnek olan ve benzer problemlerden yaşamının seyrini değiştirmiş olan Jimi Hendrix’de anomi kavramının gerçekleşmiş hali gibi değerlendirilebilir. Hendrix, 16 yaşında annesinin ölümümü ve yaşadığı başka sıkıntılardan sonra sahip olduğu tek şey olan gitarına sarılmış, çalmayı kendi öğrenip tüm zamanların en iyi gitaristlerinden biri olarak yaşamış ve arkasında sayısız parça bırakmış yetenekli ve başarılı bir sanatçı olmasının yanı sıra bu gösterişli ve hikayesi zengin yaşamın içerisindeki boşluklarda zararlı madde kullanımı, çalma eylemleri vb. suçlar ile de dolmuştur. Durkheim ‘ın ‘’şöhret nedeniyle zarar görmesi durumu ‘’olarak ele aldığı ve en belirgin örneklerinin sayısının oldukça fazla olduğu bu tip yaşamlar , anominin zararlı etkilerinin birer kanıtı haline gelmiştir. Aniden yaşamlarına dahil olan şöhret ile bireyler bu şöhreti ve başarıyı koruma korkusu içerisinde belli değer ve normları ihlal etmeye başlamakta, suça meyletmekte, ailevi rutinlerden kopmakta ve buna benzer problemler de ölümcül sonuçlar doğurmaktadır. Durkheim tüm bunları bütüncül bir bakışla incelerken ve toplumsal içeriğini tartışırken , intihar olgusunu anominin bir sonucu olarak konumlandırmıştır. Girişte de belirtildiği gibi toplum yalnızca bizim dışımızda şekillenen ve büyüyen bir olgu olmanın ötesinde bizim içimizde ve bazı noktalarda bizim ötemizde gelişen de bir olgudur. Durkheim ‘a göre, insan hep daha fazlasını istemeye meyilli olan bir varlık olarak, duracağı ve sınırlarını çizeceği nokta olarak toplumun referans alınmasını ve onun zorunlu varlığının bireyin yaşamına doğrudan etkisinin altını çizmiştir. İnsan toplum tarafından kısıtlanmaya muhtaç bir varlık olarak yaşar. Dolayısıyla toplumsal düzenlemeye duyulan ihtiyaç, intihar olgusu ve yaşanan örnekler üzerinden gösterilmiştir. Bireyin arzuları toplum tarafından yönlendirilmediği ve dengelenmediği sürece, böyle bir düzenin aynı problemlerle yüzleşmesi kaçınılmaz olmaktadır.


Yorumlar

Popüler Yayınlar